Etiket » ramazan » ersin üzgün


Nereye kayboldu o eski Ramazanlar?

Tarih: 02 Temmuz 2014 Çar 4:03 | Bu yazı 3.893 kez okundu.

Ben küçüklüğümü hatırlıyorum da çok daha farklıydı. Mani sesi ve davul sesi sokakta yankılanırdı. Cep telefonunun bile çok kişide olmadığı, olanların ise yeni yeni alarm uygulamasını keşfettiği dönemlerdi. Haliyle herkes uyanmak için davul sesi duymayı beklerdi uykusunda. Ya da ev telefonunu uzunca çaldırarak uyanamayan komşular uyandırılırdı. Ama teknoloji tüm bunları bitirdi. Artık herkesin akıllı telefonu var, telefonunda alarm uygulaması var. Hatta insanlarımız artık alarma bile ihtiyaç duymaz oldular. Bilgisayar çıkalı, internet çok kullanılır olalı insanlar sahur saatine kadar bilgisayar, internet ve oyun üçgeninde zaman geçirir oldular.

Gelenek diye şu yaşıma kadar devam eden Ramazan davulculuğunun ne tadı kaldı ki? Mani söylemeden, iki tokmağa vurup Ramazan’ın son günlerinde kapımıza bahşiş geliyorlar. Bahaneleri de hazır, her gece uyandırmış bizi. Hadi oradan! İnanır mısın, kapıya gelen davulcuların  bahşiş beğenmeyeni bile oluyor. 3 lira veriyorsun beğenmiyor, 5 lira veriyorsun beğenmiyor. Sanırsın paşa çocuğu! Anlamadığım bir durumda şu apartmana girip tokmağıyla apartmanda absürt ses çıkartmaları. Bir insan niye apartmanda davul çalar ki? Ben geldim ulen bahşişleri hazırlayın demek için mi? Artık insanlar apartmanda tokmak sesini duyduğunda evde yokuz numarası yapmak için ışıkları bile kapatıyor. Niye? Böylelerine para kaptırmamak için. En doğrusunu yapıyorlar bence.

Hani diyoruz ya, Ramazan’da bir şey eksik diye, nerede o eski ramazanlar diye. İşte o ruhun eksikliğinin bir sebebi de bunlar. Artık gönülden yapılan işler tekniğe dökülmüş gibi işliyor. Her şey planlı, her şey çıkara bağlı. Kaçımız oruç tutarken dışarıdaki fakir insanlara bakıp da yardım etmek için etrafı gözetliyoruz? Hiçbirimiz. Hepimiz için Ramazan’da tek ortak nokta var. İftar saatini beklemek ve 18 saat aç kalacak bünye için sahuru kaçırmamak. Hep kendimizi düşünerek devam ederiz oruç tutmaya.

Bazen düşünüyorum oruç niye var diye. Diyeceksin ki yoksul insanları, aç insanları anlamak için. Normal zamanda zaten kimse kimseyi düşünmüyor ki. Eskiden çok güzel uygulamaymış ama günümüzde orucun bir anlamı yok ki. Kaçımızın iftar sofrasında fakir biri var? Kaçımız fakir birini doyuruyoruz? Oruç tutmadığımız zamanlarda günah yazılmasın diye fakire para vermek midir (kefaret) sevap kazanmak? Geçin bunları. Eski Osmanlı ile şu an arasında yığınla fark var.

Sakız manisi bile bilmeyen Ramazan davulcuları, paragöz insanlar ve bakar kör insanlarla mübarek Ramazan günleri nereye kadar böyle gider merak ediyorum. Gerçi, böyle gelmiş böyle gider diyor insan içinden ama inşallah biraz daha eskiye dönük yaşarız bu günleri…